Kırıkkanat 
Başını yukarıya kaldırıp gökyüzünde kanatlarını çırparak uçan kuşları seyre daldı. yakın zamana kadar kendisi de o kuşlar gibi özgürce çeşitli manevralar yapıp süzülerek uçuyordu. küçücük kalbinde bir sızı hissetti. boynunu büküp şimdiki halini düşündü. kanadını çırpmak istedi ama hissiz bir organ gibi kanadı oynamıyordu. kendini yere çakılmış bir Çakıltaşı gibi hissediyordu hiç alışkın bir durumda değildi. canı istediği zaman uçar istediği zaman dallara ağaçlara konardı. uçmadan yaşayabilecek miydi?Bu güne kadar hep uçmuştu. Uçmadan hayatına nasıl devam edebileceğini bilmiyordu. O kadar savunmasızdı ki önceden avcıyken şu anda bu haliyle açık seçik bir av pozisyonundaydı. bütün gün dolaşarak yerde gezen böcekler ve toprağı eşeleyip yakaladığı solucanlarla beslenmiş çevreden gelecek tehlikelere karşı da gizli kuytu yerlere saklanarak bir haftayı geçirmişti. Bir de bütün arkadaşlarının yanında olmayışına üzüyor ve kafasındaki binbir soruyla beraber karmaşık duygular arasında gidip geliyordu. bugüne kadar çoğunlukla birbirinden ayrılmayan arkadaşları hem yem bulmak için hem de yuva yapmak için hep birbirlerine yardım etmemişler miydi? evet İlk zamanlar herkes ona iyileşeceğini düşünerek yardımcı oluyor günlük bazı ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Zaman geçtikçe gelip gitmeleri azaldı şimdiyse çoğu gününü yapayalnız olduklarını bilmelerine rağmen yanına uğramak istemiyorlardı.
.İçten içe yalnız'lığına üzülüyor çevresindekilere karşı içindeki kırgınlıklar iyice büyüyordu. en azından yaralarını bir nebze sarıp yavaş da olsa onunla birlikte uçamayacağı halde uçmayı deneyemezler miydi? tek başına kalmışlığın ve çaresizliğin o kalbini sıkan sızlatan acıyı bütün vücudunda hissediyordu. Şu anda yanında birinin olmasını o kadar isterDiki. Ama beklentileriyle yalnız bırakılıp izole edilmişliğinin arasındaki uçurumun ister istemezde farkındaydı. bir an duraksadı böyle düşündüğü için kendini kötü hissetti. bazen ne kadar da bencil olabiliyordu. uçamayan ve sürünün geri kalanına uyum sağlayamayan kanadı kırık kuşun yanında onun gibi yerde Çakılı kalıp onu mu bekleyeceklerdi. Bir işin düşünceden girip bir düşünceye geçiyordu.
Kanadı kırılmadan önce ki hali aklına geldi . Nasıl da gökyüzünde fişek gibi hızlı uçuyor havada savrula savrula kanat çırpıyordu.Günlerden bir gün gökyüzünde süzülürken her zaman yaptığı manevralarla seri halde uçarken birden şiddetli bir rüzgârla savruldu ne olduğunu anlamadan ağaç dallarına çarpa çarpa, bir anda kendini yerde bulmuştu. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Gözlerini açtığında yere çakılmıştı. Bir kanadı gövdesinin altında kalmış öbür kanadıda açık bir şekil de duruyordu. Yerden kalkmaya çalıştı sağ kanadını kıpırdatabiliyor ancak gücünü toparlayı kalkanıyordu. Bütün cesaretini toplayıp bir anda kalkmak istediğinde sol kanadında müthiş bir acı hissetti. anladı ki kanadı iyi olamayacak şekilde yer almıştı. Şimdiki haline baktığında kendini hiçbir işe yaramayan başkalarına muhtaç bir kuş gibi hissediyordu. Yuva yapamaz, evlatlarına uçmayı öğretemez,Ağaçtaki yuvalarını onaramaz onlara yem veremezdi. gururundan dolayı hiç kimseden bir şey istemiyordu.Hıh dedi içinden, zaten onlar da ihtiyaçların ne diye sormuyorlardı ki? yüzeysel olarak hatırını sorup kanatlarini vura vura yanından uçarak gökyüzüne süzülüyorlardı. aslında böyle yapanlara kızmıyordu ama en çok üzüldüğü her daim birlikte olduğu, her yere beraber uçtu yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen arkadaşına yanına uğramadığı için sitem ettiğinde, herkesin ailesi var. senin yanında kalıp sana yardım edemem dediğinde yalnızlığından dolayı sitem ettiğinde karşısındakinin bir tek sen değil herkes yalnız, biz de kalabalık görünüyoruz ama biz de yalnızız diyip arkasına bile bakmadan uçarak kendisinden uzaklaşmıştı. İşte o an koşulsuz sevginin olmadığını yanlış seçimlerini ve anlam yüklediklerinin kurbanı olduğunu anlamıştı. günler geçtikçe hayatta kalma azmi ile uçmadan yerde de yaşanabileceğini keşfetmişti. artık yemek bulma işinde ustalaşmıştı, hafif hafif çırptığı sağ kanadıyla yürümesini hızlandırmış gitmek istediği yere daha kısa sürede istediği yere gidebiliyordu. gagasıyla tek tek bulduğu Çubuk ağaç dallarını toparlayıp kendi'n korunaaklı bir yuva kurmayı başarmıştı. artık bazı şeyler için kimseye sitem etmeyecek yalvarmayacaktı. ona sunulan İkinci hayat yolculuğunda çevreden olmasa da mutlaka yanında ne kadar kalırlarsa kalsınlar süresi ne olursa olsun kendi cinsinden olmasa da onun yanında mutlu olan değerini bilen kırık kanadını unutturan değerlileri olacaktı onun kırık kanadını görmeden arkadaşları olacaktı. tabi yaralı bir kuşu isterlerse?