Writing Prompt
Writings
Writings
WRITING OBSTACLE
Inhabit. Exhibit. Lament.
In a story of no more than 10 lines, use these three words in any order. Try not to randomly throw them in, but think about a storyline that allows you to link them all naturally.
Writings
Bound by blood, by suffering, we stitch ourselves together.
They’ve tired of us, I’ve tired of you, and you of me too— only so much weight one heart can hold.
But still, me and you, we’ll walk the fraying line, threadbare but together, as long as we remain.
No one sees the quiet fire, the untold courage it takes to stay.
No one knows we’re brave.
The hundred of voices of the strangers around me morphed into one distinct sound and hummed through my ears. I squeezed my dad’s hand a little tighter and looked up at him. He returned my glance, smiled and pointed straight in front of us. I grinned ear to ear as the monkey exhibit came into view and began to shuffle my feet faster. Dad and I made our way to the enclosure and I slapped my hands and nose against the glass, and scanned the inhabitants inside. I was expecting the furry creatures to mosy around with mischief, swing from tree to tree or to suck a banana right from the peel. But, no. Instead, dozens of empty black eyes stared back at me, faces straight and full of lament.
Başını yukarıya kaldırıp gökyüzünde kanatlarını çırparak uçan kuşları seyre daldı. yakın zamana kadar kendisi de o kuşlar gibi özgürce çeşitli manevralar yapıp süzülerek uçuyordu. küçücük kalbinde bir sızı hissetti. boynunu büküp şimdiki halini düşündü. kanadını çırpmak istedi ama hissiz bir organ gibi kanadı oynamıyordu. kendini yere çakılmış bir Çakıltaşı gibi hissediyordu hiç alışkın bir durumda değildi. canı istediği zaman uçar istediği zaman dallara ağaçlara konardı. uçmadan yaşayabilecek miydi?Bu güne kadar hep uçmuştu. Uçmadan hayatına nasıl devam edebileceğini bilmiyordu. O kadar savunmasızdı ki önceden avcıyken şu anda bu haliyle açık seçik bir av pozisyonundaydı. bütün gün dolaşarak yerde gezen böcekler ve toprağı eşeleyip yakaladığı solucanlarla beslenmiş çevreden gelecek tehlikelere karşı da gizli kuytu yerlere saklanarak bir haftayı geçirmişti. Bir de bütün arkadaşlarının yanında olmayışına üzüyor ve kafasındaki binbir soruyla beraber karmaşık duygular arasında gidip geliyordu. bugüne kadar çoğunlukla birbirinden ayrılmayan arkadaşları hem yem bulmak için hem de yuva yapmak için hep birbirlerine yardım etmemişler miydi? evet İlk zamanlar herkes ona iyileşeceğini düşünerek yardımcı oluyor günlük bazı ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Zaman geçtikçe gelip gitmeleri azaldı şimdiyse çoğu gününü yapayalnız olduklarını bilmelerine rağmen yanına uğramak istemiyorlardı.
.İçten içe yalnız'lığına üzülüyor çevresindekilere karşı içindeki kırgınlıklar iyice büyüyordu. en azından yaralarını bir nebze sarıp yavaş da olsa onunla birlikte uçamayacağı halde uçmayı deneyemezler miydi? tek başına kalmışlığın ve çaresizliğin o kalbini sıkan sızlatan acıyı bütün vücudunda hissediyordu. Şu anda yanında birinin olmasını o kadar isterDiki. Ama beklentileriyle yalnız bırakılıp izole edilmişliğinin arasındaki uçurumun ister istemezde farkındaydı. bir an duraksadı böyle düşündüğü için kendini kötü hissetti. bazen ne kadar da bencil olabiliyordu. uçamayan ve sürünün geri kalanına uyum sağlayamayan kanadı kırık kuşun yanında onun gibi yerde Çakılı kalıp onu mu bekleyeceklerdi. Bir işin düşünceden girip bir düşünceye geçiyordu.
Kanadı kırılmadan önce ki hali aklına geldi . Nasıl da gökyüzünde fişek gibi hızlı uçuyor havada savrula savrula kanat çırpıyordu.Günlerden bir gün gökyüzünde süzülürken her zaman yaptığı manevralarla seri halde uçarken birden şiddetli bir rüzgârla savruldu ne olduğunu anlamadan ağaç dallarına çarpa çarpa, bir anda kendini yerde bulmuştu. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Gözlerini açtığında yere çakılmıştı. Bir kanadı gövdesinin altında kalmış öbür kanadıda açık bir şekil de duruyordu. Yerden kalkmaya çalıştı sağ kanadını kıpırdatabiliyor ancak gücünü toparlayı kalkanıyordu. Bütün cesaretini toplayıp bir anda kalkmak istediğinde sol kanadında müthiş bir acı hissetti. anladı ki kanadı iyi olamayacak şekilde yer almıştı. Şimdiki haline baktığında kendini hiçbir işe yaramayan başkalarına muhtaç bir kuş gibi hissediyordu. Yuva yapamaz, evlatlarına uçmayı öğretemez,Ağaçtaki yuvalarını onaramaz onlara yem veremezdi. gururundan dolayı hiç kimseden bir şey istemiyordu.Hıh dedi içinden, zaten onlar da ihtiyaçların ne diye sormuyorlardı ki? yüzeysel olarak hatırını sorup kanatlarini vura vura yanından uçarak gökyüzüne süzülüyorlardı. aslında böyle yapanlara kızmıyordu ama en çok üzüldüğü her daim birlikte olduğu, her yere beraber uçtu yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen arkadaşına yanına uğramadığı için sitem ettiğinde, herkesin ailesi var. senin yanında kalıp sana yardım edemem dediğinde yalnızlığından dolayı sitem ettiğinde karşısındakinin bir tek sen değil herkes yalnız, biz de kalabalık görünüyoruz ama biz de yalnızız diyip arkasına bile bakmadan uçarak kendisinden uzaklaşmıştı. İşte o an koşulsuz sevginin olmadığını yanlış seçimlerini ve anlam yüklediklerinin kurbanı olduğunu anlamıştı. günler geçtikçe hayatta kalma azmi ile uçmadan yerde de yaşanabileceğini keşfetmişti. artık yemek bulma işinde ustalaşmıştı, hafif hafif çırptığı sağ kanadıyla yürümesini hızlandırmış gitmek istediği yere daha kısa sürede istediği yere gidebiliyordu. gagasıyla tek tek bulduğu Çubuk ağaç dallarını toparlayıp kendi'n korunaaklı bir yuva kurmayı başarmıştı. artık bazı şeyler için kimseye sitem etmeyecek yalvarmayacaktı. ona sunulan İkinci hayat yolculuğunda çevreden olmasa da mutlaka yanında ne kadar kalırlarsa kalsınlar süresi ne olursa olsun kendi cinsinden olmasa da onun yanında mutlu olan değerini bilen kırık kanadını unutturan değerlileri olacaktı onun kırık kanadını görmeden arkadaşları olacaktı. tabi yaralı bir kuşu isterlerse?
Despite her best effort, Amy hadn’t been able to bring herself to attend the gathering after Danny’s service. in all honesty, she had barely been able to make it through the funeral itself. All too aware of the stairs as she had been, that followed her throughout the day, watching her like some side exhibit at a science fair, just waiting for her to implode.
She felt like it.
She couldn’t handle this.
Pulling her knees tighter to her chest, Amy attempted to huddle further into the warmth of her late husband‘s favorite jacket.
It smelled like him.
Amy remembered the day she got it for him; joking with him that if they had had ever need to inhabit the woods, they could live comfortably with how many pockets the jacket boasted, no suitcases needed.
That situation would never happen now: there was no need of so many pockets anymore.
She was alone now, except for the memories.
And with a keen of lament, Amy finally broke.
Lamenting the death of my partner, now 5 years alone.
Over this time I’ve come to pick up their old habits and routines. Sitting crisscrossed in their dining chair as they always have. Saying farewell to the sun as it sets in the evening as they always have. I exhibit their facial expressions. I project their tone.
Wearing their clothes, reading their favorite stories. I’ve inhabited their scent, their thoughts.
They’re not gone, for I am them.
My dearest friend, did I inhabit your heart? Did you exhibit it with every lingering gaze you sent my way? I remember your eyes catching every word that I uttered as if it were a precious jewel. But look at how I’ve treated you. I let our love never start at all because I was afraid to face my own heart. One day, I thought I’ll say it aloud. I thought of you in the long term but this world disagreed. I never told you…and now I never will. I love you. Now, I am left to lament all we could’ve been and I stand here mourning a best friend.
– Forever yours, Randall
He was an exhibit. With honey-colored skin and hair dipped in gold. They would gather around him, morning and evening, inhabiting the cold, linoleum space of his new home. Breathing in the residue of the artist’s fingers. The air she left behind when she couldn’t color any longer. And when they read his name, etched below his body, they lamented. For his beauty was as tragic as the Devil.
Look at me.
I’ve inhabited this planet for trillions and trillions and years, and now look at me.
These humans, these monsters... they have invaded my planet. They have invaded my home and burned everything I’ve ever loved. They have betrayed me.
Look at me.
Sitting here in a cage, in a costume, being tortured. I am beaten, and I am bruised. Chained to the wall of my prison, a prison that the humans take to be some sort of circus exhibit for their own twisted pleasure.
Look at me.
Lamenting all that used to be, all of that beautiful freedom I took for granted. And now look what has happened. I was a fool for ever opening the barrier to let them in. Now I am paying for it. I am the last of my kind, and I am broken.
Look at me.
And for God’s sake, don’t let me die here.
I decided to use more then 10 lines... because I could
Her heels clicked on the marble staircase Red like blood, and making her look far taller than she really was Her skirt was tight; fitting against her slim body She had little range of motion in that skirt It annoyed her But no matter, she had a mission Being an aspiring artist, one must find inspiration In whatever, whomever, or wherever She, unlike most, found hers in the largest of buildings Not the building itself, nor any random building No, no That just wouldn’t do She found her inspiration was set ablaze in the museums Beautiful artistry lined thousands of square feet And silence flowed from every mouth like honey It was her haven And today was Like any other, only this time she picked something a bit more excited The museums of tunne It was Finnish, the name Other languages always gave her a pep in her step So, she found something with both things she loved Though, yes, she loved other languages, she hadn’t quite gotten around to learning Finnish With Spanish, French, German, and Arabic Finnish hadn’t come up So truly, this would be a surprise on what she would find Making it to the doors, she could already see all the EXHIBITS Sparkling, seeming untouchable, and fragile Perfect, she thought She entered And the air conditioning hit her face with great force Shocking her for only a moment, until she pulled out her jacket she had brought along she snuggled deep inside She loved to be kept warm in cool places ...... It had been about an hour, and she had found inspiration But Not like she’s hoped The artifacts, and painting, and sculptures were very odd They seems out of place and miss configured One In particular was especially intriguing Labeled LAMENT on its base, it was a dark figure of sorts Like a diamond in rotation, every time you moved, even slightly, it wasn’t what is was before First it was a small grave, then, moving slightly to the left, it was a brain that looked to be melting It went on like this about 15 times, shifting into something new on every turn It was peculiar- strange But it sparked her interest; INHABITING much space in her mind She didn’t mind though With inspiration hitting like a train, she whipped out her sketch book and began to do what she did best: she made art Her hands moved, grace and poise wherever her pencil was placed Finding a bench, she sat and drew Getting up every once and awhile to see what thing she would see next Finally, she finished The sun had set now, and her skirt annoyed her more then ever but none of that matter now She had made a masterpiece A peculiar lament
Similar writing prompts
WRITING OBSTACLE
In a world of darkness, you must rely on your other senses to experience things.
Try to be as descriptive as possible about how you would live in this world.
WRITING OBSTACLE
Describe a forest/woodland setting without using any real colours.
You may use imagery, similes, shade and tone etc, but do not use the words for any real colours.